bugün

entry'ler (332)

sadece askerlikte görülebilecek olaylar

(bkz: sıvı sabunluk kullanma talimatı)

1 elini hafifçe ıslat
2 sol avucunu sabunluğun altına tut
3 sağ elinin başparmağıyla sabunluğun düğmesine 3 kere basıp eline sabun al
*

linkedin

türkler olarak kendimize benzettiğimiz site.

babasının limited şirketinde çalışıp da title olarak ceo / general manager yazan mı istersiniz, bağlantı daveti gönderdiğinizde sanki sikicekmişsiniz gibi "sen kimsin neden beni eklemek istiyosun" şeklinde cevap yazan kezbanlar mı istersiniz hepsi buraya doluşmuş yine.

jartiyer

çok alangirli bişeymiş lan.

sevgilinizin giymeye niyetlenip arkadaki klipsini takmak için yardımınızı istediği o ulvi anda, bi klipsle 10 dakika uğraştırıp boncuk boncuk terleten, "hay senin çorabına da, jartiyerine de" dedirten şey.

mümkünse hazır gelsin.

vedat milor

şarabı şöyle bir koklayıp "hmm iyot ve tuz.. demek bu şarabın yapıldığı üzümler deniz kıyısında yetişmiş" diyebilen aşmış insan. yalnız dikkat ettim de iyice elleri titriyo lan. azaltsın artık şarabı.

platform topuk

onu bunu bilmem de siyah ince çorapla giyildiğinde süper seksi gözüküyor. *

galatasaray ın devlete güvenip transfer yapması

stad arazisi zamanında kendilerine dönemin başbakanı şükrü saraçoğlu tarafından 1 tl gibi sembolik bir ücret karşılığında hibe edilmiş, ne milli takıma ne de türk futbolunun avrupa'da tanınmasına en ufak bir katkı yapamamış takımın taraftarlarının galatasaray'a bok atmasıdır.

behzat ç

sürekli gönderme yapma, mesaj verme kaygıları yüzünden diyalogları aşırı iğreti olan, doğal olucam diye yapmacık olan dizi.

tomas ujfalusi

yaşlı olduğu için gönderilen 33 yaşındaki lucas neill'in yerine transfer edilmiş 33 yaşındaki oyuncu.

bakire kalamayınca kalanı aşağılayan emo

(bkz: bakire kalamamak)

fenerbahçe taraftarı

kaybettikleri maçlardan sonra rakip takıma, federasyona, hakemlere hatta kendi oyuncularına dahi saldırmayı beis gören ama sadece kendi galip geldikleri maçlardan sonra centilmenlik sözcüğünü hatırlayan,

daha düne kadar, galatasaray'ın yenilmez armada olarak anıldığı branşlarda, ne basketbol ne voleybol ne de bayan takımları hakkında en ufak (b)ilgisi olmayan, ama sponsor desteğinden sonra şampiyon olunca birden 40 yıllık basketbol, voleybol taraftarı kesilen,

kazanmak için her türlü çirkefliği mübah gören, sevinmeyi rakip takımlara saldırmak zanneden, sonra da kimse bizi sevmiyo edebiyatı yapan,

her türlü başarısını galatasaray'la kıyaslayarak kutlayan, ama malesef ki galatasaraylıların yaşadıkları zaferleri 20 yıl geriden takip eden taraftar topluluğu.

uludağ yazarları seçim sonuçları için ne dediler

artık ayrılık vakti geldi.

(bkz: trakya cumhuriyeti)

trakya

akp'nin bu seçimde de babayı aldığı canım memleketim. yine önümüzdeki 4 sene boyunca kasıtlı olarak yatırım göremeyecek, çiftçisi süründürülecek, esnafı kan ağlatılacak. ama olsun, herşeye rağmen direnmeye devam ediyor.

tanrıya allah deme küstahlığı

tanrı sözcüğünün arapçadaki karşılığı rab'tır. tapılan, inanılan manasında kullanılır. cins isimdir.
allah ise müslümanların inandığı, taptığı tanrının/rabbın adıdır. özel isimdir.

elmayla armutu karıştırmamak lazım.

emre belözoğlu çek git

http://img59.imageshack.u...mg59/4703/pankartemre.jpg

zamanında katil emre diye tezahüratlar yapan, aleyhinde pankartlar açan fb taraftarlarının dolap beygiri gibi nasıl döndüğünü görmemizi sağlayan önerme.

şikenin ispatlanması

fenerbahçeli melislerin yanaklarından bir damla gözyaşı süzülmesine sebep olmuş olaydır.

-ama bak mesajı menajer atmış. emre'nin bi suçu yook.

adamın kendi kafasına göre (fb'nin hiç bir parmağı olmadan) fb için oyuncu ayartması ne kadar inandırıcı. şaka yaptım diye açıklamaya çalışması da kabahatten büyük özür.

-kağan kimmiş la? neden ona şike teklif edelim?

şike yapılacaksa zaten dikkat çekmeyen bir oyuncuya yapılır. gidip de mesela fatih tekke'ye teklif etmezsin (edemezsin). göz önünde olmayan birine yaptırırsın. o dikkat çekmeyen oyuncu ceza sahasında topa elle dokunsa ya da bi çelme taksa tamamdır işte.

-17'de 17 boru mu? 17 takımı da mı satın aldık?

ligin birinci haftasındaki maçı satın almazsın zaten. şampiyonluğun kızıştığı zamanlarda tehlikeli gördüğün maçlar için yaparsın.

fenerbahçe

(bkz: şikeye inanmıyorum ama bir güç var)

fatih terim

galatasaray'ın her başarısızlık sonrası yaşadığı sendromdur bu adam. tıpkı fenerbahçe'nin daum'u, beşiktaş'ın lucescu'su trabzon'un da şenol güneş'i gibi. hemen yönetim "tamam fatih terim'i getiriyoruz herşey yoluna girecek" mesajı verir taraftara. yok "2000 ruhu" falan denir gaz verilir. ama kolay olandır fatih terim'i getirmek. risk almadan kolaya kaçmaktır. çünkü taraftarın ve medyanın gözünde kredisi sonsuzdur fatih hocanın, tıpkı hagi gibi (hatta daha fazla).

şahsen ben bir gs taraftarı olarak ünal aysal'dan -gözümdeki imajı daha yeni, daha yaratıcı fikirli birisi olarak- sürpriz bir isim beklerdim teknik direktörlük için. takıma modern futbol oynatacak bir isim. fatih terim ismi beni hiç heyecanlandırmadı bile.

çünkü biliyorum ki, bu adam yıldız oyuncu sevmez. teknik, yetenekli oyuncu barındırmaz. bayılır mustafa sarp gibi, cana gibi tekmeye kafa sokan, arkadan çift dalan "savaşçı" ama bi o kadar da kalas oyuncuya. oyunu okuyamaz, taktik veremez. tek bildiği "topu karşı tarafa şişirin, indiği yerde pres yapın. hadi aslanlarım" taktiğidir. avrupa'yı geçtim (zaten yok), türkiye ligi bile artık eskisi gibi değil. bursa, kayseri, antep vs. çatır çatır top oynuyor. bu mantıkla, eskimiş fatih hoca taktikleriyle galatasaray artık yürümez.

düşündünüz mü hiç bu adam galatasaray'ı uefa şampiyonu yaptı, milan'ı çalıştırdı, milli takımı avrupa üçüncüsü yaptı ama galatasaray'dan başka kapısını çalan yok. neden?

pek umutlu değilim ama inşallah yanılırım.

metric

kendileriyle tanıştığımdan beri başka birşey dinleyemez olduğum grup. müzik zevkimi alt üst ettiler resmen.
hele ki emily haines'in güzelliğine ve karizmasına değinmiyorum bile.

bol klavyeli, elektrolu şarkıları dışında akustik performansları da oldukça başarılı.

http://www.youtube.com/watch?v=-1pCOR9Rv9M

nasıl iyi bir fotoğrafçı olunur

- kadıköy'e gidin. haydarpaşa garı, vapur ve martıları aynı karede yakalayın. (mümkünse siyah-beyaz)
- istiklal'de bir yere konuşlanın ve tramvay geçmesini bekleyin. kalabalık insan topluluğu ve fonda tramvayı çekin.
- yoksul, üstü başı dağınık ve gülümseyen bir çocuk ya da yaşlı bir insanın portresini çekin. (bu da siyah-beyaz)

bunları yaptınız mı iyi fotoğrafçıyım diye caka satabilirsiniz. zira türk insanı (hele ki istanbullular) bu 3 tip fotoğrafa doyamıyor.

ak parti nin icraatleri

artık unutulmaya yüz tutmuş sehven kelimesini güzel türkçemize geri kazandırmışlardır.